İnsanın DNA'da Kayıtlı İnşa Planı
Bir
evin inşasına başlamadan evvel, öncelikle söz konusu binanın mimari bir planı
hazırlanır. Bu planın gerçekleştirilmesine başlanmadan önce ise inşaatta kullanılacak
malzemelerin belirlenmesi ve temin edilmesi gerekir. Farklı boyutlarda ve
biçimlerde tahtalar, çiviler, yalıtım malzemeleri, kiremitler, pencereler, kapılar,
elektrik kabloları, borular ve daha pek çok malzeme, belli bir amaca yönelik
hazırlanır. Bu malzemeler gelişigüzel kullanılmaz; aynı şekilde inşaatta çalışan
işçiler de kendi karar ve isteklerine göre hareket etmezler. Aksine herşey
belli bir plan doğrultusunda ve bir denetim altında gerçekleşir. İnşaat
süresince işçilerin önce neyi yapacakları, hangi malzemeleri hangi sırayla ve
hangi miktarda kullanacakları da bellidir. Örneğin duvarlar ve çatının inşasından
evvel binanın temeli atılmalı, tesisat ve kablolama ise daha sonra yapılmalıdır.
Tüm bu aşamalar kapsamlı bir planın parçalarıdır.
Şimdi
yukarıda bahsettiğimiz kapsamlı planın gözle görülmeyen bir boyutta şifrelenerek
saklandığını düşünelim.
İnsan
vücudu bir yapıya benzetilecek olursa, vücudun en ince ayrıntısına kadar
eksiksiz plan ve projesini de DNA molekülü teşkil eder. DNA inşa edilecek binanın
hem malzemelerinin nasıl imal edileceği, nerelerde ne kadar kullanılacağı hem
de binanın tamamının nasıl görüneceği ve nasıl hizmet vereceği gibi bütün
teknik ayrıntılara sahiptir.
İnsanın
anne karnındaki ve doğumundan sonraki gelişmelerinin hepsi önce den belirlenmiş
bu program çerçevesinde düzenlenir. İnsanın gelişimindeki bu kusursuz düzenleme
Kuran'da şöyle ifade edilmektedir:
İnsan,
'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden
bir damla su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu)
yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' (Kıyamet Suresi, 36-38)
Daha
anne karnında yeni döllenmiş bir yumurta hücresi halinde iken, insanın ileride
sahip olacağı bütün özelliklerini Allah belirlemiş ve "bir düzen
içinde" DNA'sına yerleştirmiştir. Sahip olacağı göz rengi, kan grubu, yüz şekli,
kemik yapısı gibi bütün özellikler dokuz ay öncesinden, yani daha tek bir hücre
halindeyken kodlanmış bir planla bellidir.
A. GELİŞİM/BÜYÜME | C. MAYOZ 2 |
1. Spermatogonyum (Farklılaşmamış ve olgunlaşmamış sperm hücrelerinden biri) | |
Yukarıdaki şemada anneye ait yumurta hücresi ile babadan gelen sperm hücrelerinin gelişim aşamaları görülmektedir. Ayrıca resimde sperm ve yumurtanın taşıdıkları, genetik bilgi paketleri olan kromozomların aktarımları da gösterilmektedir. Anne ve babadan gelen kromozomlar, insanın ileride sahip olacağı bütün özellikleri belirler. Daha anne karnında yeni döllenmiş bir yumurta hücresi halinde iken, kişinin sahip olacağı göz rengi, kan grubu, yüz şekli, kemik yapısı gibi bütün özellikler belirlidir. |
Yumurta
hücresi ilk döllendiği andan itibaren, büyüyen embriyo hücrelerini insan
görünümüne sokan tüm biyokimyasal, fiziksel gelişmelerle ilgili olayların her
biri DNA'daki projenin denetimi altında gerçekleşir. Prof. Phillip E. Johnson
bu sistemdeki kusursuzluktan şöyle bahsetmektedir:
Döllenmiş
yumurtadaki talimatlar, embriyonik gelişimi başlangıcından itibaren kontrol
eder ve belli bir sonuca ulaşmasını sağlar. Bu "eksiksiz talimatlar
kümesi" fizik ve kimyanın maddi işlemlerini kullanır, ama o işlemler tarafından
üretilmiş değildir. Aynı şekilde, bir bilgisayardaki yazılım da bir kelime işletim
dokümanı oluşturmak için doğal işlemleri kullanır, ama yazılımın akıllı bir
fail tarafından yazılması gerekir.99
Üstelik
bir insanın inşa planı, malzemelerin üretimini, malzemelerin üretileceği
tesislerin yapımını, enerji santrallerinin kurulmasını da kapsamaktadır. Dolayısıyla
insan vücudundaki bu planın eş değeri bir benzetme yapmak gerçekte mümkün değildir.
Çünkü hangi örnek üzerinden düşünürsek düşünelim, yine de hücredeki komplekslik
yanında yetersiz kalacaktır. Gerald L. Schroeder bu kompleksliğin ayrıntılarında
gizli olan olağanüstülüğe şöyle dikkat çekmektedir:
Hayatın
oluşumunun hayranlık veren güzelliği ayrıntılarda gizlidir. İnsan bütün bu
detayları görmezden geldiği zaman, sütün doğal olarak konteynırlardan geldiğini
düşünebilir ve bunun, çimenler üzerinde parıldayan Güneş'le başlayan bir
sürecin ürünü olduğunu hiç hesaba katmayabilir. Hamilelikteki aşamaların her
biri, kompleks bir düzenliliğe sahip, bu süreç içerisine inşa edilmiş aklın
ipuçlarıdır.100
1. İkinci ebeveynden gelen gamet tarafından döllenme, genetik karışımı garantiler. 2. Hücrenin iki dişi hücreye yeniden bölünmesi 3. Genetik malzemenin yarısını içeren dört hücre 4. Zıt cinsiyetteki ikinci canlının gameti 5. Hücrenin iki dişi hücreye bölünmesi 6. Hücre 7. Dişi ve erkek kromozomlar 8. Çekirdek 9. Hücre çekirdeğini sınırlayan zar ayrılmaya başlar ve bu işlem iki kromozomu ayırır. 10. Genetik karakterlerin aktarılması 11. Babaya ve anneye ait kromozomlar, parçalarını birbirleriyle değiş tokuş ederler. 12. Hücrenin iki yeni hücre olarak bölünmesi 13. Her bir kromozomun kromatidlerinin ayrılması 14. Hücrelerin yenilenmesi 15. Kromozomların birleşmesi |
Bir yumurtanın spermle döllenmesi, yeni bir insan hayatının ilk başlangıcıdır. Birleşime katılan binlerce genin her birinin çok özel işlevleri vardır. Bunlar yeni doğacak bebeğin saç ve göz rengini, yüzünün biçimini, iskelet çatısındaki, iç organlardaki, beyin, sinirler ve kaslardaki sayısız ayrıntıyı belirleyen genlerdir. |
Hücrenin
yapı taşlarını oluşturan cansız, şuursuz atomların plan yapması, proje
belirlemesi, şifre yazması, şifre çözmesi, çok aşamalı tedbirler alması,
bilginin korunması için sistem kurması ve bunun gibi diğer pek çok şeyi yapması
mümkün değildir. Materyalist ve Darwinist dogmalardan bağımsız düşünebilen
herkes, böylesine bir düzenin kendi kendine oluşamayacağını, aksine çok üstün
bir aklın -Yüce Rabbimiz'in- eseri olduğunu takdir edecektir. Allah'ın
dilemesiyle cansız topraktaki elementler, canlı bir insan inşa etmek üzere
biraraya gelmekte ve kusursuz bir koordinasyonla kendilerine verilen görevi
yerine getirmektedir. Kuran'da Allah şöyle bildirmektedir:
Ki O,
yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır.
(Secde Suresi, 7)
Genetik
Bilgiler Birleşiyor
Milyonlarca spermden sadece bir tanesi yumurtanşn koruyucu kabuğunu delmeyi başarşr. Son aşamada spermin kuyruk kşsmş koparak dşşarşda kalır. Böylece döllenme gerçekleşmiştir. Bunun ardından, yeni bir bedenin inşası başlayacaktır. |
Bir
yumurtanın spermle döllenmesi, yeni bir insan hayatının ilk başlangıcıdır.
Sperm ve yumurta hücreleri karşılaştıklarında, yüzeylerindeki moleküllerin karşılıklı
olarak birbirlerine tam oturması sayesinde, biyolojik olarak birbirlerini tanırlar.
Söz konusu moleküller birbirlerine kilitlenirler ve sperm hücreleri yumurtanın
yumuşak kabuğuna bağlanır. Sperm hücreleri bunun ardından yumurtaya girmek için
mücadele etmeye başlar.
Milyonlarca
sperm arasından sonuçta sadece bir tanesi başarılı olur. Her birinin kendine
ait genetik programı vardır ve bebeğin cinsiyeti de dahil olmak üzere, her bir
sperm diğerlerinden birçok yönden farklıdır. Bebeğin cinsiyetini belirleyen
genetik mesajı, babanın spermi taşıdığı için, hangi sperm diğerlerinden öne
geçip yumurtaya girebilirse cinsiyeti o belirleyecektir. Başarılı olan sperm
hücresinin, kuyruğu ve tüm parçalarıyla yumurtanın içine dahil olduğu ana da
"döllenme" denilir. İşte bu aşamaların her biri, Allah'ın kaderde
tespit ettiği şekilde gelişir. Allah ayetlerinde bu gerçeği insanlara şöyle
bildirir:
Sizleri
Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz
meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?
(Vakıa Suresi, 57-59)
Babadan
gelen sperm hücresi, annenin yumurta hücresini döllediğinde, doğacak bebeğin
bütün kalıtsal özelliklerini belirlemek üzere, babanın ve annenin genleri birleşir.
Birleşime katılan binlerce genin her birinin çok özel işlevleri vardır. Bunlar
yeni doğacak bebeğin saç ve göz rengini, yüzünün biçimini, iskelet çatısındaki,
iç organlardaki, beyin, sinirler ve kaslardaki sayısız ayrıntıyı belirleyen
genlerdir.
1. Spermatogonyum (46 Kromozom) | 5. Spermler (Her Biri 23 Kromozoma Sahip) |
Erkeklerde sperm oluşumu, ana sperm hücrelerinin (spermatogonyum) bölünmesi ile gerçekleşir. Üreme hücreleri daha ilk bölünmeye başladşklarş andan itibaren bir denetim altşnda hareket ederler. Her bir sperm babadan gelecek genetik bilgiyi taşır. Bu düzen neticesinde, sperm ile yumurta birleştiklerinde oluşan yeni hücrede, insanın hayatının sonuna kadar her hücresinde şifresini taşıyacağı DNA molekülünün ilk kopyası oluşur. |
Sperm
ile yumurta birleştiklerinde oluşan bu yeni hücrede, insanın hayatının sonuna
kadar her hücresinde şifresini taşıyacağı DNA molekülünün de ilk kopyası oluşmuş
olur. Ünlü kimyager Prof. Wilder Smith yumurta hücresinde sergilenen mükemmelliği
şöyle vurgulamaktadır:
Yumurta hücresi, 150 mikron (bir mikron milimetrenin binde biridir) büyüklüğünde bir yapşdşr. (üstte) Yumurta ile spermin birleşmesiyle meydana gelen hücrenin, insan görünümü alması için, milyonlarca kez bölünerek çoğalması gerekir. |
İnsan
spermi ve yumurtası içerisindeki çifte sarmal sistemi, insan vücudunun tümüyle
sentezlenmesi için inşa talimatlarını şifrelenmiş halde bulundurur. Alfabe
sistemimiz kullanılarak insanın genetik bilgisi kağıt üzerine yazılırsa, her
biri 500 sayfadan meydana gelen 1.000 ciltlik eser meydana getirirler. Bu da
toplamda 500.000 sayfa bilgi demektir. Daha doğrusu bir toplu iğne ucu kadar
insan yumurtasında 500.000 sayfalık bilgi ve kimyasal talimat bulunmaktadır.
Bilgi saklama ve geri çağırma teknolojisinde yumurta ve genel anlamda hücre,
minyatür bir harikadır.101
Bir
sperm hücresinin, genetik bilgisini yumurta hücresine eklemesiyle beraber 1027
adet atom organize hale gelmektedir.102 Bu atomların olağanüstü bir
düzenle birleşmesi sonucu, yeni doğacak bedenin gelişiminin bütün safhalarında
gerekli olan tüm bilgiler de belirlenmiş olur. David S. Goodsell, Our
Molecular Nature (Moleküler Doğamız) adlı kitabında genetik bilgilerin
birleşimini şöyle tarif etmektedir:
Anne
ve babada bu 46 şeritin yarısı bulunur, böylece hücrelerimizde birbirine benzer
23 şerit bulunmaktadır. Anne ve babadan gelen bilgilerin okunmasıyla,
çocuklarda kalıtım yoluyla geçen karakter özellikleri zengin bir çeşitlilik
meydana getirir... Örneğin anne babadan ikisi de tirozinaz (bir enzim) için
gereken reçeteye sahip değilse, çocuk albino olacaktır. Burnun ve gözlerin şekli,
vücut yapısı gibi diğer kişisel özellikler de, DNA üzerindeki farklı bölgelerin
ortak hareketlerine bağlı olabilir ve anne babadan gelen özellikleri ustalıkla
birleştirebilir.103
Burada
hayranlık verici olan, tüm canlılarda DNA üzerinde taşınan bilginin açık bir
biçimde akıl içermesi ve yaratılış gerçeğini gözler önüne sermesidir. Ortaya çıkan
yeni birey, tümüyle yeni bir genetik programa sahip olacaktır. Anne ve babadan
gelen genetik bilgilerin birleşmesi tamamlandığı anda ise, yumurtanın bütünü
birbirinin aynısı olan iki yeni hücreye bölünür.
İnsanın
Yapı Taşı Olan Hücreler Oluşuyor
1. Dişi | 8. Sperm |
Bir
yumurta ile bir spermin birleşmesiyle meydana gelen yapı, "zigot" adını
alır ve tek bir hücreden ibarettir. "Embriyo", döllenmiş yumurta
denilen ilk hücreden -zigottan- meydana gelir ve bir insan görünümü alması
için, söz konusu ilk hücrenin çoğalması gereklidir. Hücre adeta yüksek bir şuurla,
bir bilgisayar programı gibi bir program izleyerek bölünmeye başlar. DNA, zigot
içerisinde kendisinin bir kopyasını çıkarır. Dolayısıyla hücrede DNA miktarı
iki katına çıkmış olur. Bunun üzerine hücre derhal bölünmeye başlar. Bu
DNA'lardan birisi bir hücreye giderken, diğer DNA ikinci hücreye aktarılır.
Böylelikle hücre ikiye bölünmüş olur. Bölünmeler ta ki anne karnında bir bebeğin
meydana gelmesine dek sürer. Bu işlem o kadar çok tekrarlanır ki, ilk hücrenin,
embriyo haline gelene kadar trilyonlarca kez bölünmesi gerekir.
Embriyonun
tamamının gelişimi, her bir hücrenin diğer hücrelerden aldığı ve onlara
gönderdiği mesajlar yoluyla koordinasyon içinde gerçekleşir. Hücrelerin ortaklaşa
bir uyum içinde çalışabilmesi, genetik talimatlar doğrultusunda aralarında
sürekli moleküler bir diyalog olmasından kaynaklanır. Söz konusu talimatlar,
bebeğin genetik programı içinde anne-babadan gelen hücrelerin birleştiği ilk
gün oluşur. Bundan sonra hücre her bölündüğünde ve yeni iki hücre oluşturduğunda
tüm genlerin tıpatıp aynı kopyası çıkartılır ve her yeni hücreye iletilir. Bu
nedenle vücudumuzdaki her hücre kesinlikle aynı genlere sahiptir ve genetik programın
tümünü barındırır.104
Vücudumuzdaki
tüm hücreler bulundukları yer farklı olsa da (örneğin böbrek, karaciğer ya da
kol) aynı bilgiyi taşır. Fakat farklı hücre türleri, aynı bilgi bankasının
farklı bölümlerini kullanır ve onlar doğrultusunda farklı görevler gerçekleştirirler.
Tıpkı bilgisayarlarda olduğu gibi bilginin orijinali, ana işlem merkezinden
-DNA üzerinden- taşınmaz. Bunun yerine kopyaları çıkartılır ve kopyalar gerekli
yerlere taşınır.
İnsan
hücreleri, yapısal olarak farklılık gösterirler. Örneğin karaciğer hücreleri,
kas hücreleri ve sinir hücreleri farklı şekillerde olmalarının yanı sıra, aynı
zamanda farklı proteinler üretirler ve çok farklı biyokimyasal işlevler
gerçekleştirirler. Fakat hepsinde döllenmiş yumurtadan kalıtım yoluyla aldıkları
tek bir çeşit DNA bulunmaktadır. Ama her hücre bu DNA'daki genetik bilginin
farklı bölgelerini kullanır. Eğer hücreler aynı genetik bilginin farklı
bölgelerini kullanmasalar ve tek tip hücre olarak çoğalsalardı, o zaman insan
oluşmazdı. İnsan sadece kemik yığını veya sadece deri kütlesi gibi bir varlık
olabilirdi. Ancak Rahman ve Rahim olan Allah "Doğrusu, Biz insanı en
güzel bir biçimde yarattık." (Tin Suresi, 4) ayetiyle de bildirdiği
gibi, bizi, estetik, simetrik ve üstün özelliklere sahip bir canlı olarak
yaratmıştır.
1- karaciğer hücresi, |
Hücre
Bölünmesi Devam Ediyor
Hücre
bölünmesi sırasında, her yeni hücre daha önce bahsettiğimiz bütün kompleksliğe
sahiptir: DNA, mRNA, tRNA, ribozomlar, proteinler, enzimler vs. Tüm bunlardan
saniyede yaklaşık beş bin tane üretilmektedir.105 Prof. Gerald Shroeder'in
deyimiyle "Hayatın mucizevi doğası ayrıntılarda gizlidir."106
Sekizinci haftaya gelindiğinde ise bütün temel kısımları belirginleşmiş olan
embriyo, cenine dönüşür.107 Bilim yazarı Dr. Jerry
Bergman hücre bölünmesi ile ilgili bir makalesinde şunları ifade etmektedir:
Hücrenin
bölünmesi gerektiğinde DNA'nın tüm uzunluğu boyunca ayrılması, kopyalanması ve
yeni hücre için tekrar paketlenmesi gerekir. Hiç kimse hücrelerin bu topolojik
(köşeli olmayan şekillerin geometrisi) sorunu nasıl çözdüğünü bilmemektedir.108
Hücrenin
içinde her türlü sorun için, önceden düşünülmüş çözümler mevcuttur ve bunlar
daha ilk hücrenin genetik bilgisinde kayıtlı bulunur. Şimdiye kadar anlattığımız
örneklerden her biri, insanın kusursuz şekilde yaratıldığının apaçık
delillerindendir. Yaratılıştaki mucizeler bir kitaba sığmayacak kadar fazladır.
Hücredeki
şaşırtıcı olaylardan bir diğeri ise, genetik programın tamamının her an aktif
durumda olmamasıdır. Normal olarak genetik bilginin tamamının kullanıma açık ya
da kapalı olması beklenir. Ancak böyle bir durumda, her hücre yalnız kendi
kopyasını üretir ve tek tip hücre yığını oluşurdu. Üretilen hücrelerin bu
derece çeşitli olmalarının ve farklı görevlere sahip olmalarının nedeni,
genlerin açılıp kapanma özelliklerinin olmasıdır.
1. Koryonik kese | 5. Göbek kordonu |
Sekizinci haftaya gelindiğinde, resimde görüldüğü gibi, bütün temel kısımları belirginleşmiş olan embriyo, cenine dönüşür. Tüm bu gelişim, genlerde kayıtlı plan dahilinde gerçekleşir. |
Genler
kimyasal dille yazılmış cümleler gibidir. Her hücre genlerinden sadece bir
bölümünü açar ve genin açık olan kısmındaki bilgileri yansıtır. Bu durumda
genlerin geri kalanı ise kapalı durumdadır. Genlerin açılıp kapanma süreci
"gen düzenlenmesi" (gen regülasyonu) olarak ifade edilir.
İnsanın
normal gelişiminde gen düzenlenmesinin çok önemli bir yeri vardır. Gelişim sırasında
genlerin farklı bölgeleri açılır ve kapanır; böylece bir beyin hücresi bir
karaciğer ya da kas hücresinden farklı görünür ve farklı işlev görür. Hücrenin
çeşidi daha evvel de ifade ettiğimiz gibi, ürettiği proteinlerin cinslerine ve
miktarına göre belirlenir. Ürettiği proteinler yoluyla, hücre karaciğer ya da
mide, deri veya kas hücresi olarak tanımlanır. Hücrelere hangi proteinleri
üreteceklerini bildiren ise yine genlerdir. Bu üretim belli genlerin "açık"
belli genlerin de "kapalı" konumda olmaları sonucunda gerçekleşir.
Örneğin karaciğer hücreleri deri hücrelerinden farklı gen setlerini açarak, her
hücrenin farklı proteinler üretmesini ve farklı fonksiyonlara sahip olmalarını
sağlarlar.
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir. |
Genler
vücuttaki hücrelere hangi proteinleri yapacaklarını söyledikleri için, genler
olmadan bir hücre, sadece kısa bir süre için yaşayabilir. Çünkü bir hücrenin ne
yapması -hangi proteinleri üretmesi gerektiği- konusunda talimatlara ihtiyacı
vardır. Yoksa taze proteinler, kısa bir zaman içerisinde biter ve hücre yaşamsal
faaliyetlerini gerçekleştirmediği için ölür. Örneğin genler hücrelere belli
zamanlarda kanın pıhtılaşmasını sağlayan özel proteinler yapmasını söylerler.
Hatalı genler ise bunu başaramazlar, bu nedenle kanın pıhtılaşma mekanizması
bozukluğu olan hemofili hastalığı görülür.
İnsan
vücudunun, bazı proteinleri ömrü boyunca, bazılarını da sadece ihtiyaç olan zamanlarda
üretmesi gerekir. Bu yüzden bütün genler, bir hücrenin doğru miktarda proteini,
tam ihtiyacı olan zamanda üretmesini sağlayacak şekilde düzenlenirler. Örneğin
gelişen embriyodaki birçok protein çok kısa süre için gereklidir. Belli bir
hücre tarafından üretilen proteinler ise, embriyonun neresinde olduğuna,
embriyonun yaşına ve kendi genlerinden ve diğer hücrelerden aldığı talimatlara
bağlıdır. Ancak bilim adamları hücrenin, elindeki planın hangi bölümünü ne
zaman devre dışı bırakması gerektiğini nereden bildiğini cevaplayamamışlardır.
Bazı genler, yani her özelliğe ve organa ait dosyalar, tam gerektiği anda ve doğru
zamanda engellenirken, kimileri üzerindeki kilitlerin nasıl olup kalktığı, baskıcı
genler ile baskıyı ortadan kaldıran genleri harekete geçiren komutları kimin
verdiği, bilim adamlarına göre tamamen karanlıkta, cevap bekleyen sorulardır.
Bilimsel
literatürde düzenlenme (regulation) olarak geçen bir kavramın, tesadüfen
gerçekleşen bir süreç olduğunu iddia etmek kuşkusuz bilimsellikle bağdaşmayan
bir durumdur. Burada da aynı gerçekle karşı karşıya kalırız: Ortada muhteşem
bir plan ve akıl vardır; tüm bu planın ve olağanüstü sistemin sahibi Alemlerin
Rabbi olan Allah'tır ve O'ndan başka ilah yoktur.
Hücrelerin
bir yandan da birbirleri ile iletişim kurmaları, gruplaşmaları ve ortaklaşa çalışmaları
neticesinde minyatür bir insan oluşmaya başlar. Embriyonun tam bir vücuda sahip
olması için üç hafta daha gereklidir. Yirmi dördüncü gündeyken, embriyonun
henüz kolları görünmez, fakat iki gün içerisinde, yirmi altıncı güne gelindiğinde
vücudun her iki yanında kollar tomurcuk halinde belirir. Kırk sekiz saat
içerisinde, kolların üst ve alt kısımlarının sınırları belirlenir. Birkaç gün
sonra ise bacaklar belirmeye başlar. Sonraki ay bacaklar uzamıştır; artık el ve
ayak parmakları gelişir.109
1- Boynun bükülmesi, | a. 5. hafta |
Hücreler bölündükçe farklılaşır, yani farklı görevler edinir ve vücutta bulunmaları gereken bölgelere giderler. Birbirinin aynı hücrelerden oluşan bir et yığını değil de, bir kısmı, örneğin göz hücresi olup tam olması gerektiği yere, bir kısmı kalbi oluşturup göğüs kafesindeki yerine gider veya deri hücresi olarak bütün vücudu kaplar. |
Bizim
sadece seyircisi olabildiğimiz tüm bu aşamalar, DNA'daki inşa planının birer
parçasıdır. Herşey son derece kontrollü, hiçbir karmaşa olmadan gerçekleşir.
Elbette ki böylesine kusursuz bir düzenin olduğu bir ortamda, tesadüflerden
bahsetmek akılcılıkla bağdaşmaz. Üstelik canlıların tesadüfi etkilerle şekillendiğini
öne süren, Darwinist bilim adamlarının kendileri de, insanın oluşumunu açıklarken,
şaşırtıcı bir düzenden, alınmış bir dizi tedbirden, akılcı hareketlerden,
ekonomik ve verimli sistemlerden, iş birliği ve uyumdan bahsederler. Ancak
buradaki çelişki açıktır; tesadüften bahsedilen bir yerde, yalnızca karmaşa,
düzensizlik ve uyumsuzluk olacaktır.
Hücre
Farklılaşmasındaki Mucize
Histon |
Hücrelerin
programlanmış bir şekilde farklı farklı proteinler üretip farklı organlara dönüşmesi
olayına, tıp dilinde "farklılaşma" ya da "morfogenez"
denir. Hücreler bölündükçe farklılaşır, yani farklı görevler edinir ve vücutta
bulunmaları gereken bölgelere giderler. Birbirinin aynı hücrelerden oluşan bir
et yığını değil de, bir kısmı, örneğin göz hücresi olup tam olması gerektiği
yere, bir kısmı kalbi oluşturup göğüs kafesindeki yerine gider veya deri
hücresi olarak bütün vücudu kaplar. Tüm hücreler, oluşturacakları dokunun gerektirdiği
kadar çoğalır ve bu dokular da gerekli yapıyı inşa etmek üzere yan yana gelerek
organları oluşturmaya başlarlar.
Tüm
bu olaylar sırasında hücreler, titizlik gerektiren bir inşaat sırasında, yakın
iş birliği içinde çalışan bir ekip gibidir. Her biri planın tümünü bilir ve yoğun
bir haberleşme ve iş birliği içinde çalışırlar. Peki bu kadar ileri düzeyde bir
düzen ve koordinasyon nasıl gerçekleşmektedir? Hücreler nereye gideceklerini,
hangi organın parçası olacaklarını ve gittikleri yerde ne yapacaklarını nereden
bilmektedirler? Aynı zamanda diğer hücrelerle bu derece uyum içinde nasıl
hareket etmektedirler? İsrailli biyofizikçi Dr. Lee Spetner da buradaki
mucizevi yaratılışa şöyle dikkat çekmektedir:
Gelişim
programı nasıl çalışıyor, nasıl bu kadar mükemmel? Gördüğümüz gibi gelişim
ikiye bölünen tek bir hücre ile başlar. İki daha sonra dörde bölünür ve bu
böyle devam eder. Bir noktadan sonra hücreler farklılaşır, daha doğrusu
karakter değiştirirler. Sonunda hücrelerin bir kısmı bir tür doku ya da organa
dönüşürken, diğer hücreler de başkalarına dönüşür. Bu her defasında neredeyse
aynı kusursuzlukla gerçekleşir. Bu nasıl olur?110
Bu
soruların cevabı son derece açıktır: Canlılar kusursuz bir şekilde yaratılmışlardır
ve yaratılışlarındaki sanat ve ilim herşeyin Rabbi olan Yüce Allah'a aittir.
Bir ayette şöyle haber verilmektedir:
Gökleri
ve yeri hak olmak üzere yarattı ve size düzenli bir biçim (suret) verdi;
suretlerinizi de güzel yaptı. Dönüş O'nadır. (Teğabün Suresi, 3)
Diğer
taraftan proteinler de, çeşitli hücreler için farklı tiplerde üretilir. Bir
embriyo anne karnında gelişirken, embriyonun gözlerini oluşturacak hücrelerdeki
DNA'lar, yalnız göz organı ile ilgili proteinleri üretirler. Aynı şekilde
embriyonun beynini oluşturacak hücrelerin DNA'ları ise, yalnız beyin organı ile
ilgili proteinleri üretir.
Burada
önemli olan nokta şudur. İnsanın kemik hücresi olsun, karaciğer hücresi olsun,
böbrek hücresi olsun, vücudunun her bölgesindeki hücrelerin içindeki DNA'larda,
insanın bütün organlarını oluşturacak bilgiler saklıdır. Fakat saklanan bu
bilgilerden, yalnızca ilgili organ için üretilecek proteinlerin meydana
getirilmesi sağlanır. Diğer bir ifadeyle, her hücrede, insan vücudunun her
organına ait protein bilgileri saklanır; fakat bu proteinlerin hepsi üretilmez.
Yalnız meydana getirilecek organla ilgili proteinler üretilir. Bunun sağlanması
için de, DNA'nın üzeri, o organ için gerekli olmayan proteinlerin üretilmesini
engelleyecek şekilde "histon" adı verilen özel bir proteinle örtülür.
Bugün bilim adamlarını merakta bırakan en büyük sırlardan birisi ise,
hücrelerdeki "histon"ların, hangi genlerin üzerini örtüp hangilerinin
üzerini açık bırakacağını nereden bildikleridir. Çünkü proteinler de, cansız
atomlardan oluşan birer moleküldür. Şuursuz ve aklı olmayan atomların, bu
derece muazzam bir yaratılış harikasını meydana getiremeyeceği açıktır.
Hücrelerdeki
başkalaşım ve yapılanma esnasındaki koordinasyon da, DNA molekülü tarafından sağlanır.
Ancak DNA, ne en son teknolojiyle donatılmış laboratuvarlarda çalışan bir
biyokimyager, ne de saniyede trilyonlarca işlem yapabilen bir süper-bilgisayardır.
DNA, karbon, fosfor, azot, hidrojen ve oksijen gibi atomlardan oluşan bir
moleküldür.
Şimdi
düşünelim ve kendi kendimize soralım: İnsan vücudunda bulunan trilyonlarca
hücre, bölünerek birbirinden çoğalıyor. Ancak her hücredeki farklı gen, farklı
zamanlarda harekete geçiyor ve bu şekilde hücrelerde başkalaşım sağlanıyor. Diğer
bir deyişle, ilk hücreden sonra bölünerek çoğalan her hücrede, tüm genetik
bilgi vardır; yani her hücre aslında kalp kası, deri, alyuvar veya vücudun
herhangi başka bir dokusunu üretme yeteneğine sahiptir. Her hücre, o vücut için
tam bir DNA tarifine sahip olsa da, gelişmenin farklı aşamalarında ve farklı
organlarda sadece bazı genler aktiftir. Örneğin, böbrek oluşum ve fonksiyon
kodları her hücrede bulunur; ancak sadece ilgili genler, gelişme sırasında,
belirli zamanlarda, bu organda aktif olur. Benzer olarak, belli enzimler -örneğin
glikoz 6-fosfat- esas olarak karaciğerde bulunur, fakat diğer organların her
hücresi bu proteinin tarifine sahiptir, ama asla bu proteinin üretimini yapmaz.
Örneğin göz hücresi bu enzimi üretmez, sadece göz için gerekli olanları üretir.
Sinir hücreleri, beyin ve organlar arasında gidip gelen uyarı ve emirleri taşıyacak,
karaciğer hücreleri toksinleri zararsız hale getirecek ve yağ hücreleri zayıf
dönemler için yiyecek depolayacak şekilde uzmanlaşırlar. Bunların hiçbiri mide
ile ilgili enzimleri üretme hatasına düşmez. Peki bu kusursuz iş bölümünü kim
yapmaktadır? Hücrelere bölünme ve bölündükten sonra farklı konularda uzmanlaşma
emrini kim vermektedir? Dahası, tüm hücreler itaat şuuruna nasıl sahiptirler ve
nasıl böylesine kusursuz bir disiplin ve organizasyon içinde çalışmaktadırlar?
Bunların hiçbirinin tesadüfen gelişen olayların sonucunda oluşmuş, başıbozuk
sistemler olmadığı son derece açıktır. Tüm bunlar "gökten yere her işi
evirip düzene koyan" Yüce Rabbimiz'in izniyle gerçekleşmektedir.
(Secde Suresi, 5)
Hücrelerin
sadece doğru zamanda doğru yerde bulunmaları ve doğru genleri aktif hale
getirmeleri ile de, bu kusursuzluk bitmemektedir. Hücreler aynı zamanda yaşamın
doğru safhasında, doğru miktarlarda bulunmalıdır. Bazı "bakım"
genleri, hemen hemen bütün hücrelerde, her zaman çalışır. Diğer genler, bazı
hücrelerde birkaç saatten az işlevini yapar, sonra ileride çalışmak üzere
bekleme konumuna geçer. Örneğin emzirme sırasında süt üretimi genler tarafından
hızlandırılır. Mevcut bilgi, uygun zamanda, uygun miktarda ve uygun yerde
harekete geçirilir. DNA'da saklı milyarlarca bilginin bu kadar şuurlu, planlı,
iradeli, hesaplı ve akılcı idaresi ve kullanımı, evrimcilerin
"tesadüf" iddiaları ile kesinlikle açıklanamaz. Buna rağmen
mikroskobik bir alanda gerçekleşen olağanüstü planlı ve organize olayların
nedeni olarak, tesadüfleri görmek, büyük bir mantık çöküntüsüdür. Nitekim
evrimciler de, hücrelerdeki bu farklılaşma ve kusursuz görev dağılımına bir açıklama
getirmekten çok uzak olduklarını kabul etmektedirler. Evrimci mikrobiyoloji
profesörü Ali Demirsoy şu itirafta bulunur:
Özünde,
döllenmiş bir yumurtadan, çok değişik yapıda ve işlevde birçok hücre grubunun
meydana gelmesi, şimdiye kadar doyurucu bir şekilde açıklanamamıştır.111
National
Geographic Topluluğu'nun bir yayını olan The Incredible Machine (İnanılmaz
Makine) adlı kitapta ise, insanın yaratılışının bilim adamlarınca açıklanamamasından
şöyle bahsedilmektedir:
Yüz
adet özelleşmemiş hücre, dünyadaki en kompleks omurgalıyı –insanı- meydana
getirecek şekilde trilyonlarca hücre üretmelidir. Farklılaşma olayı, yani hücrelerin
nasıl olur da farklı formlara dönüştükleri, bilimin çözülmesi en güç
problemlerinden biri olarak düşünülmektedir. DNA'nın emirleri ne şekilde
hücrelere iletilmektedir? Yaşam hikayesi önceden döllenmiş yumurtada yazılı
olarak mevcut mudur? DNA emirleri, yumurta hücresi bölündüğü zaman, döl
hücreleri için bölümlere mi ayrılmıştır?... Bu noktada yeni gizemli olaylarla
karşılaşırız. Bugün tüm hücrelerin genelleşmiş hücrelerden kaynaklandığını ve
her bir hücrenin tüm vücudun genetik şifresini içerdiğini biliyoruz. Fakat tüm
hayatın oldukça kapsamlı bilgisini taşıyan bir hücre, nasıl oluyor da bir insanın
gelişiminde, tam olarak oynaması gereken rolü oynayabiliyor? Nasıl oluyor da
herhangi bir şeye dönüşebilen bir hücre, özel bir şeye dönüşüyor? Örneğin retinadaki
bir çubuk hücresi nasıl oluyor da, ışığı absorbe eden bir protein üretme
konusundaki emirlere uyacak şekilde yapılanmıştır? Ya da bir pankreas hücresi
insülin üretmeyi nereden bilmektedir?... Biz bu soruların tümüne cevap
verememekteyiz.112
Dr.
Lee Spetner ise, tek bir hücreden düşünebilen bir insanın oluşumunu şu sözlerle
ifade eder:
Gözlerin,
kolların ve bacakların, hatta parmaklardaki tırnaklar ve kirpiklerin kusursuzluğu.
Bu mükemmel ve inanılmaz derecede kompleks bir canlı, nasıl tek bir hücreden
meydana geldi? Ne tür bir program böyle bir gelişmeyi yönetmiş olabilir.
Görebilen gözler, işitebilen kulaklar, düşünebilen ve kompleks organlarının
hareketlerini yönlendiren bir beyin, hepsi tek bir hücreden meydana geldi. Her
birimizin tek bir hücreden meydana gelmiş olması ve birçok faaliyeti yerine
getirebilen, düşünebilen bir varlığa dönüşmesi gerçekten akıl almaz.113
Tüm
bu olağanüstü olayların, tesadüflerin veya hücrenin kendi eseri olamayacağı açıkça
bellidir. Peki, hücrede meydana gelen bu olayları yöneten, belli bir amaca
yönelik olarak yaratan, milyarlarca bilgiyi, gözle görülmeyecek kadar küçük bir
alana sığdıran akıl ve güç kime aittir? Bu sorunun tek bir cevabı vardır: Yüce
Rabbimiz sonsuz rahmetiyle insanı, şu anki haliyle düzgün bir surette yaratmıştır
ve gerek bedenindeki gerekse çevresindeki düzeni insana nimet olarak sunmaktadır.
Bir ayette şöyle bildirilmektedir:
Size
her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu
sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek
nankördür. (İbrahim Suresi, 34)
Genler
Hücre Bölünmesini ve Büyümeyi Nasıl Kontrol Ederler?
1. Hücre | 4. Kopyalanmayı kesen hücre |
Genlerin
en önemli görevlerinden biri de, embriyoların nasıl geliştiğini kontrol
etmektir. Bu süreçteki yoğun düzenlemeler, bölünen hücrenin DNA'sının düzgün
olarak kopyalandığına, DNA'daki hataların onarıldığına ve her yeni hücrenin tam
bir set kromozom aldığına emin olunmasını sağlar. Bu süreçte, bazı genlerin
hataları kontrol etmesini ve bir şey yanlış giderse, onarım için işlemleri
durdurmasını sağlayan denetim noktaları vardır. Eğer bir hücrenin DNA'sında
tamir edilemeyecek bir hata olursa, "apoptosis" denilen programlanmış
"hücre ölümü" gerçekleşebilir. Bu, vücudun ihtiyacı olmayan
hücrelerden kurtulması için yaygın bir yöntemdir. Apoptosis yapan hücreler
parçalanır ve makrofaj denilen bir tür akyuvar hücreleri tarafından geri dönüşümü
yapılır. Apoptosis, vücudu kansere sebep olabilecek, genetik açıdan hasarlı
hücrelerden korur. Kanser, bilindiği gibi hücre bölünmesinin normal düzenlemesi
bozulduğunda oluşur. Bölünme kontrolsüz, düzensiz gerçekleşir ve kanserli bir
tümöre yol açan genetik bozuklukları biriktirir. Apoptosis ayrıca embriyonun
gelişiminde ve yetişkin birinin dokularının korunmasında çok önemli bir rol
oynar.
Moleküler
biyolojinin en önemli buluşlarından biri, bazı genlerin bazıları üzerinde daha
etkili olduğunun keşfedilmesidir. Bunun sebebi, genlerin bu yetki derecelerine
göre organize olmalarıdır. Örneğin bazı genler sadece hemoglobin yapılması, saçın
uzaması veya sindirim enzimlerinin üretilmesi gibi sabit işlerden sorumludur.
Bu moleküler işçilerin üzerinde ise "düzenleyici genler"
bulunur. Bunlar bu işçi genleri çalıştırır ve durdururlar. Örneğin, çocukluk
döneminde hemoglobin geninin çalışmasını durdurur, gerektiğinde de çalıştırırlar.
Düzenleyici genler, hem işçilerin hem de orta dereceli yönetici genlerin
üzerinde üst düzey kontrol geni olarak hareket ederler. Bunların kararları,
düzinelerce hatta yüzlerce alt birimi etkiler. Bu genler o kadar hayati önem taşır
ki, embriyo döneminde zarar görmeleri ölümcül olabilir.
Bu,
üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir bilgidir. Genler, atomlardan oluşan
moleküllerdir. Peki bu moleküller, aralarında böylesine düzenli bir
organizasyonu nasıl kurmuşlardır? Nasıl olup da, bir molekül bir insanın
boyunun uzamasını durdurma kararı alır, bu kararını diğerine iletir, diğeri ise
bu kararı nasıl anlayıp uygulamaya koyar? Bu disiplinin kurucusu kimdir? Dahası,
milyonlarca yıldır, trilyonlarca gen, aynı disiplin, itaat, akıl ve şuurla
görevini eksiksiz yerine getirmektedir. Böyle bir sistemin tesadüfen oluştuğunu
iddia etmek, çok büyük bir safsatadır. Genleri, en akılcı ve en kusursuz
biçimde programlayan şüphesiz, herşeyin Rabbi olan Allah'tır.
De ki:
"Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De
ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya
güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki:
"Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya
karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi
yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti?
De ki: "Allah, herşeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır."
(Rad Suresi, 16)
Mayoz
ve Mitoz Bölünmenin Hikmetleri
1. Hücre ölümü | 8. Fosforilasyon |
Eğer bir hücrenin DNA'sında tamir edilemeyecek bir hata olursa, “apoptosis” denilen programlanmış “hücre ölümü” gerçekleşebilir. Böylece vücut, ihtiyacı olmayan hücrelerden kurtulur. Apoptosis, vücudu kansere sebep olabilecek, genetik açıdan hasarlı hücrelerden korur. Bu sistem, Rahman ve Rahim olan Allah'ın üzerimizdeki bir korumasıdır. |
Hücre
bölünmesi iki temel şekilde gerçekleşir ve bunların her biri tam olması gerektiği
zamanda ve gerektiği şekilde olur. Bunlardan ilki, döllenme esnasında gerçekleşen
"mayoz" bölünme şeklidir. Mayoz bölünme, yumurta ve sperm
hücrelerini oluşturan hücre bölünmesi çeşitidir.
Bu
bölünme neticesinde insanların her nesilde aynı kromozom sayısına sahip olması
mümkün olur. Söz konusu hücreler kromozomlarını, yumurta ve sperm hücrelerini
oluşturmak için yarıya -46'dan 23'e- indirirler. Döllenme esnasında sperm ve
yumurta hücreleri birleştiğinde, böylece embriyo da 46 kromozoma tamamlanmış
olur. Peki bu matematik hesabını kusursuzca kim yapmaktadır? Hücrelerin kendi
kendilerine böyle bir öngörüye sahip olmaları, birleştiklerinde normal bir
insan kromozomu oluşturmak için, neler yapmaları gerektiğini bilmeleri mümkün
değildir. Onları bir ölçüye göre hareket ettiren, bu kusursuz sistemi kuran,
elbette üstün kudret sahibi Allah'tır. Bir Kuran ayetinde şöyle haber
verilmektedir:
...
Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey
için bir ölçü kılmıştır. (Talak Suresi, 3)
Rabbimizin
insanın oluşumunda mayoz bölünmeyi var etmesinin çok büyük hikmetleri vardır.
Örneğin her birleşme sırasında ya sadece babadan ya da sadece anneden gelen
kromozomlar, yeni embriyonun kromozomlarını oluştursaydı, yine her zigot
hücresi normal bir insan gibi 46 kromozoma sahip olurdu, ancak o zaman
dünyadaki insan çeşitliliği olmazdı. Her yeni doğan bebek ya annesinin ya da
babasının bir kopyası olurdu. Bu yüzden mayoz bölünme şekli son derece
hikmetlidir ve kusursuz bir düzenle insanın ilk yaratıldığı andan itibaren işlemektedir.
Hücrelerin bu tür bölünmesi esnasında, "DNA karışımı" (DNA shuffling)
süreciyle genetik çeşitlilik mümkün olmaktadır. Olası o kadar çok DNA
kombinasyonu bulunmaktadır ki, aynı iki ebeveynin farklı döllenmelerde tamamen
birbirinin aynı bir çocuk dünyaya getirme ihtimali dahi, sonsuz derecede küçük
bir sayıdır. Yaklaşık olarak yetmiş trilyonda bir ihtimaldir.114
1- Anne ve babadan gelen kromozomlar 23'lük çiftler halinde gruplaşır. |
Mayoz bölünme, yumurta ve sperm hücrelerini oluşturan hücre bölünmesi çeşitidir. Böylece, her yeni doğan bebek, annesinin ve babasının genlerinin karışımı yeni bir insan olur. |
Prof.
Gerald L. Schroeder genetik bilgilerin karışması esnasında, bir anormallik
olmadan son derece düzgün ve estetik görünümde bir insanın var olmasındaki olağanüstülüğe
de dikkat çekmektedir:
İnsan
genomunda mevcut olan özellik takımları arasında, 5 milyondan fazla farklı
kombinasyon kurulması olasıdır. Bu çeşitliliğe ek olarak, çiftler, hücrenin
merkezi düzleminde sıralandıklarında, genleri çaprazlama olarak değiş tokuş
ederler... Yeni kromozom kümelerinden her biri, hem anneden hem de babadan
parçalar içerir. Bu safhada olası kombinasyon sayısı trilyonlara ulaşır. Bu
devasa potansiyel çeşitlilik düşünüldüğünde, iki insanın hiçbir zaman için
birbirine tıpatıp benzememesi şaşırtıcı değildir. Bütün bu genetik karmaşıklığa
rağmen, doğan çocukların büyük bir çoğunluğunun normal görünümlü olması ise şaşırtıcıdır.115
Mitoz Bölünme
1. Kromatin | 7. Çekirdek |
Mitoz bölünmede ise, hücre, kromozomları da dahil olmak üzere bütün içeriğini kopyalar ve iki ikiz yavru hücre olarak bölünür. Böylece yeni dokuların inşa edilmesi mümkün olur. |
DNA
dizilimindeki hataların ne denli tehlikeli sonuçları olduğuna önceki bölümlerde
değinmiştik. Ayrıca genlerde ufak tefek düzenlemelerin çok yönlü olumsuz
sonuçları olduğu göz önünde bulundurulursa, dev bilgi bankasının karışımından
böylesine kusursuz bir insanın ortaya çıkması, Allah'ın sonsuz kudretinin
delillerinden biridir. Bir ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
O
Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve
suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü
O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
İkinci
hücre bölünme şekli ise "mitoz" bölünmedir. Mitoz bölünme sırasında
hücre, kromozomları da dahil olmak üzere bütün içeriğini kopyalar ve iki ikiz
yavru hücre olarak bölünür. Böylece yeni dokuların inşa edilmesi mümkün olur.
Örneğin kalbi oluşturmak için binlerce kalp hücresine ihtiyaç vardır. Bir mide
veya böbrek hücresi bu kalp hücrelerinin yerini alamaz, dolayısıyla fonksiyonel
bir kalp oluşturacak kadar kalp hücresinin çoğalması gereklidir. Diğer taraftan
parmağınızı kestiğinizde de, hemen burada yeni deri hücreleri bölünerek, kesik
bölgeyi tamamlayacak şekilde çoğalır. Aynı şekilde bir bebeğin çocukluk ve
gençlik dönemlerinde büyümesi de, hep mitoz bölünmeler sayesinde mümkün olur.
Kemik hücreleri düzgün bir şekilde çoğalarak önce bir çocuk, sonra bir yetişkin
iskeleti inşa ederler.
Bu
süreç öylesine önemlidir ki, mitozun aşamaları bir kısım genler tarafından
dikkatle kontrol edilir. Çünkü mitoz bölünme olması gerektiği gibi
düzenlenmezse, kanser gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşılabilir. Buradaki
mükemmellik çok dikkat çekicidir. Bir hücrenin içinden yine eksiksiz bir hücre
çıkmaktadır. Öyle ki bu hücre kendi gibi yeni hücreler üretebilecek tam bir
donanıma sahiptir.
Ayrıca
hemen döllenmeden sonra mitoz bölünmenin başlaması da son derece şaşırtıcıdır.
Hücreler, yeni bir bebeğin oluşması için olağanüstü bir kapasiteyle bölünmeye
başlarlar. Organları şekillendirirler; bunlar arasındaki bağlantıları kurarlar
ve dokuz ay içinde düzgün bir insan görünümü alırlar. Burada tecelli eden
yüksek şuur, belli bir amaca yönelik gerçekleşen aşamaların her biri, Allah'ın
emri, O'nun ilhamı ile olur. Kuran'da Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
Gerçek
şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun
zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti. Şüphesiz Biz insanı, karmaşık
olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve
gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da
nankör. (İnsan Suresi, 1-3)
De ki:
"Sizi inşa eden (yaratan), size
kulak, gözler ve gönüller veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?" (Mülk
Suresi, 23)
Genetik
Hastalıklar, DNA'daki Düzende Tesadüflerin Yeri Olmadığını Ortaya Koymaktadır
DNA
molekülündeki kusursuzluğun ve düzenin önemini ortaya koyan unsurlardan biri de
genetik hastalıklardır. Herhangi bir molekülün yaptığı tek bir hata, insanın
zarar görmesine hatta ölmesine neden olabilir. Ama bu moleküller, üstün bir aklın
emrinde olduklarını açıkça gösterir ve yaptıkları işte hataya düşmezler.
Bedeninizdeki 100 trilyon DNA molekülü, DNA'yı meydana getiren nükleotidler,
hücreyi inşa eden proteinler, aradaki trafiği mükemmel bir şekilde yönlendiren
enzimler, enzimleri meydana getiren amino asitler ve 100 trilyon DNA'yı içinde
barındıran ve "sizi" meydana getiren 100 trilyon hücre, benzersiz
üstünlükte bir organizasyon ve düzene sahip yapılardır.
Kromozom 1: Kromozom 5: Kromozom 19: Kromozom 7: Kromozom 8: Kromozom 14: Kromozom 20: Kromozom 13: |
İlgili kromozomların yanında, bu kromozomlarda oluşan bozukluklar, yani mutasyonlar sonucu ortaya çıkan hastalıklardan bir kısmı yazılıdır. Tüm bu genetik hastalıklar, DNA'daki hassas denge ve düzeni göstermekte; ayrıca canlıların mutasyonlar yoluyla gelişmesinin imkansızlığını ortaya koymaktadır. |
DNA'da
yer alan bilgilerin ne kadar hassas bir düzen ve dengeye sahip oldukları göz
önünde bulundurulduğunda ise, tesadüfi oluşumun ne kadar imkansız olduğu daha
da iyi anlaşılır. Daha evvel detaylı yer verdiğimiz gibi, üç milyar harften oluşan
DNA'daki bilgiler, A-T-G-C harflerinin birbiri ardına özel ve anlamlı bir sıra
içinde dizilmesi ile oluşur. Ancak bu sıralamada tek bir harf hatasının dahi
olmaması gerekir. Ansiklopedide yanlış yazılmış bir kelime ya da harf hatası
önemsenmez, hatta çoğu zaman fark edilmez bile. Buna karşın, DNA'da herhangi
bir basamaktaki, örneğin 1 milyar 719 milyon 348 bin 632'nci basamaktaki bir
harfin yanlış kodlanması gibi bir hata bile, hücre için, dolayısıyla insan için
önemli sonuçlara yol açabilir.
1- Fazla 21. Kromozom, |
Hücrelerimiz 23 çift kromozoma sahiptir. Herhangi bir nedenle, bu çiftlerin fazla kromozoma sahip olmasş dengeyi bozacaktşr. Down Sendromu durumunda, kişinin toplam kromozom sayısı 46 olması gerekirken, 47'dir. Kromozom haritasşnda 21. kromozomun üç adet olduğu görülür. |
Bir
genomdaki minimum değişiklik, bir nükleotiddeki değişikliktir. Ancak buradaki
küçük gibi görünen bir hata dahi, çok ciddi sonuçlar doğurur. Örneğin insan
gözünün retinasında, rodopsin adındaki pigmenti şifreleyen gende, S (Sitozin)
yerine A (Adenin) bulunması, körlüğe yol açan bir göz hastalığına neden olur.116
Tek
bir gende meydana gelen bozukluk sonucu ise, tedavisi hemen hemen imkansız kalıtsal
hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin "fenilketonüri" denilen hastalıkla
doğan çocukların metabolizması, proteinli gıdalarda bulunan, fenilalanin isimli
bir aminoasidi kullanamaz. Bunun sonucunda kanda ve diğer vücut sıvılarında
artan fenilalanin ve onun artıkları, çocuğun gelişmekte olan beynini tahrip
eder ve ileri derecede zeka özürlü olmasına, sinir sistemi ile ilgili çeşitli
hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. Bu hastalığın sebebi ise,
fenilalanin hidroksilaz enzimi yapımından sorumlu bozuk bir genin varlığıdır.
Ciddi sonuçlar doğuran Akdeniz Anemisi, hemofili, kistik fibroz, Ailevi Akdeniz
Ateşi (FMF), doğumsal işitme kaybı gibi hastalıkların sebepleri de bu tür gen
bozukluklarıdır. Genetik yapıdaki çeşitli bozuklukların neden olduğu daha
birçok kalıtsal hastalık vardır. Her biri çok ciddi sonuçlar doğuran bu hastalıkların
başlıca nedeni, genetik şifredeki milyarlarca harften birkaç tanesinin yanlış
yerde bulunmasıdır.
1. Mikroskobik bir mantarın ürettiği aflatoksin adlı madde, P53 geninin mutasyonuna sebep olur. |
Huntigton
koresi denilen genetik hastalıkta ise, hasta 35 yaşına kadar sağlıklıdır. Ancak
bu yaştan sonra birdenbire kol, bacak ve yüz kaslarında denetlenemeyen istemsiz
kasılmalar başlar. Tedavisi olmayan bu ölümcül hastalık beyni de etkilediğinden,
hastanın belleği ve düşünme yetileri giderek zayıflar. Tüm bu genetik hastalıkların
gösterdiği önemli bir gerçek vardır; genetik şifre o kadar hassas, dengeli ve
kusursuzca hesaplanarak planlanmıştır ki, bu düzendeki en küçük bir değişiklik
dahi, ciddi sorunlar oluşturabilmektedir. Sadece bir harfin eksikliği veya
fazlalılığı, ölümcül hastalıklara veya hayat boyu sürecek ciddi sakatlıklara
neden olabilmektedir. Dolayısıyla böylesine hassas bir denge ve düzenin
tesadüfen oluştuğunu, ve evrim teorisinin iddia ettiği gibi mutasyonlar yoluyla
kendiliğinden geliştiğini söylemek kesinlikle imkansızdır.
Öyle
ise, DNA'da yer alan muazzam bilgi ilk olarak nasıl oluşmuş ve şifrelenmiştir?
Hayatın kökenini tesadüflere dayandıran evrimciler, hayatın kökeni ile ilgili
her soruda yanıtsızdırlar. Milyonlarca sayfalık, milyarlarca bilginin tesadüfen
yazıldığını iddia edenler, elbette ki bu şekilde cevapsız kalacaklardır. Nasıl
ki her eserin veya her bilginin bir yazarı ve sahibi varsa, DNA'daki bilginin
de bir sahibi ve yaratıcısı vardır; ve O Yaratıcı, üstün ve güçlü, sonsuz ilim
ve akıl sahibi olan Rabbimiz Allah'tır.
Tesadüfi
etkilerin canlılara sadece hasar verdiklerinin bir diğer kanıtı ise, genetik şifrenin
kodlanış biçimidir. Canlılardaki bilinen hemen hemen tüm genler, canlıyla
ilgili birden fazla bilgiyi içerirler. Moleküler biyolog Michael Denton,
genlerin bu özelliğini şöyle açıklamaktadır:
Genlerin
gelişim üzerindeki etkileri şaşılacak derecede farklıdır. Ev faresinde tüy
rengiyle ilgili hemen her gen, boy uzunluğuyla da ilgilidir. Meyve sineği Drosophila
Melanogaster'in göz rengi mutasyonları için kullanılan 17 adet X ışını
deneyinden 14'ünde, göz rengiyle oldukça ilgisiz olan dişinin cinsel organlarının
yapısı etki görmüştür. Yüksek organizmalarda incelenen hemen her gen, bir
organdan fazla etkiye sahiptir.117
Canlıların
genetik yapılarındaki bu özellik nedeniyle, tesadüfi bir etki sonucu DNA'daki
herhangi bir gende meydana gelen değişiklik, birden fazla organa etki
edecektir. Böylece bozukluk sadece belirli bir bölge içinde kalmayacak, çok
daha fazla yıkıcı etkilere sahip olacaktır.
Sonuç
olarak sağlık, "tesadüfen" oluşamaz. Tam tersine üstün bir yaratılışın
sonucu olarak, Rahman ve Rahim olan Rabbimiz'den bir nimettir. Allah, dilediği
zaman da bu nimeti alabileceğini, vücudun bilinmeyen bir noktasında ölümcül bir
hastalık yaratabileceğini, bize örnekleriyle göstermektedir. Elbette bu
eksikliklerde büyük hikmetler vardır. İnsana düşen, kendisine sağlık verip, onu
"düzgün bir adam kılan" (Kehf Suresi, 37) Allah'a şükretmektir.
Hastalandığında ise, hastalığın da sağlığın da O'ndan olduğunu bilmeli ve Hz. İbrahim
gibi, "hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur" (Şuara
Suresi, 80) diyerek Allah'tan yardım dilemelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder