Bilinen En Gelişmiş Bilgi Bankası DNA
Gelişen
bilimin ortaya çıkardığı gerçek, canlıların asla tesadüflerle ortaya çıkamayacak
kadar kusursuz bir düzenliliğe ve son derece kompleks yapılara sahip olduklarıdır.
Bu ise canlıları üstün güç ve ilim sahibi olan Rabbimiz'in yarattığının apaçık
bir delilidir. Yaratıcımız olan Allah'ın varlığını redderek tesadüflere bel bağlayan
evrim teorisi de, ortaya atıldığı tarihten bu yana, en sarsıcı darbelerden
birini moleküler biyoloji alanındaki gelişmelerle birlikte almıştır. Çünkü moleküler
biyoloji, canlılığın kökeninin sözde basit yapılara dayandığını öne süren
Darwinizm'in iddialarını tartışmasız delillerle temelinden çürütmektedir. Bilim
adamları, hücre içinde, "moleküler makine" olarak ifade ettikleri
kompleks yapılar keşfettikçe, bunların rastlantılar sonucu oluşamayacağını açıkça
görmüşlerdir.
Bu
yapılardan biri 1950'lerde elektron mikroskobunun icadıyla keşfedilen, hücrenin
bilgi bankası, DNA'dır. DNA, her hücrede bulunan, muhteşem bir düzene sahip,
dev bir moleküldür. Bu uzun molekül zinciri üzerinde, o hücrenin -ve hücrenin
ait olduğu canlının- tüm fiziksel ve kimyasal yapısına ait bilgiler şifrelenmiş
şekilde bulunmaktadır. Ancak hücrenin içinde böyle bir bilgi bankası bulunması
tek başına bir şey ifade etmez. Bu bilgi bankasının içindeki bilgilerin gerektiği
şekilde okunması ve elde edilen bilgiye göre üretim yapılması zorunludur. Cansız
maddelerin şifre yazması, şifre çözmesi, aşamalı tedbirler alması, elindeki
bilgiye zarar gelmemesi için sistem kurması mümkün değildir. Bunları,
topraktaki elementlerden meydana gelen moleküllerin kendi kendilerine yapması
beklenemez. Ancak Darwinistler, evrim teorisine öylesine kesin bir tutuculukla
bağlıdırlar ki, detaylarına ileriki bölümlerde değineceğimiz bu gerçeği inkar
ederler. Herşeyin tesadüfen olduğuna kendilerini ve diğer insanları inandırmak
uğruna, akıl ve mantıkla çelişen, bilimsellikten tamamen uzak iddialarını ısrarla
savunurlar. Ancak Nobel ödülü sahibi biyokimyacı ve DNA'yı keşfeden bilim
adamlarından biri olan Francis Crick, kendisi de evrimci olmasına rağmen, Life
Itself (Hayatın Kendisi) adlı kitabında gerçekleri şöyle kabul etmektedir:
Bugün
sahip olduğumuz bilgiler ışığında dürüst bir adam ancak şunu söyleyebilir: Bir
anlamda hayat mucizevi bir şekilde ortaya çıkmıştır.2
Evrimci
görüşleriyle tanınan Richard Dawkins ise, hücre içinde saklı bu kompleksliği şu
ifadelerle dile getirmektedir:
Fizik
kitapları karmaşık olabilir, ama... bir fizik kitabının anlattığı nesne ve
olgular, o kitabın yazarının bedenindeki tek bir hücreden daha basittir. Ve bu
yazar, çoğu birbirinden farklı olan, ince bir mimari ve kusursuz bir
mühendislik ile, bir kitap yazabilecek yetenekte, çalışan bir makine halinde
organize olmuş trilyonlarca hücreden oluşmaktadır... Tek bir insan hücresinde
Britanica Ansiklopedisi'nin otuz cildini, hatta 3-4 kat fazlasını depolayacak
kadar bilgi kapasitesi mevcuttur.3
20-25
sene evvel, masanızda bir CD bulsaydınız, bu cisimle ilk defa karşılaşmış olmanıza
rağmen, bu cismin varlığını hiçbir şekilde tesadüflerle açıklamaya çalışmazdınız.
İncecik ve dümdüz yuvarlak bir plastik parçası olsa bile, şeklindeki düzgünlük
size bunun belli bir amaçla, akıl ve bilgi sahibi bir insan tarafından yapıldığı
izlenimini verir. Bunun planını çizen, bunu imal eden ve masanıza bırakan kişiyi
görmeseniz bile, metal ve plastik malzemelerin kendiliğinden, tesadüf eseri
böyle kusursuz bir şekil aldığını iddia etmezsiniz.
Bir
de bu cismin yapısını detaylı incelediğinizi ve üzerinde girinti ve çıkıntılardan
oluşan, "0" ve "1" sayıları ile kodlu bilgiler olduğunu öğrenseniz
ne düşünürdünüz? İlk bakışta düz bir yuvarlak plaka gibi görünmesine rağmen, bu
diski bir stadyum büyüklüğüne getirecek olursanız, üzerindeki girintiler yaklaşık
bir kum tanesi büyüklüğünde olacaktır.4 Tüm bu girinti çıkıntılar,
yazı, ses ve görüntü içeren bilgilerin kodlanmış halini oluşturur. Bu yuvarlak
malzemenin içine onlarca kitaplık bilginin sığdırılması, kuşkusuz burada akıl
ve bilgi sahibi insanların emeğinin olduğunu açıkça ortaya koyar ve kimse de
bunun aksini iddia etmeye kalkmaz. Tam tersine burada çok üstün bir teknoloji
olması -bilginin sıkıştırılmış bir hacimde kaydedilmesi, şifrelenmesi,
saklanması gibi aşamalar- söz konusu CD'nin bilinçli bir şekilde var olduğunun,
bir amaç için üretildiğinin delilleridir.
Ancak
düz bir plastik parçası için tesadüf iddiasını imkansız gören bazı kişiler,
DNA'daki mükemmel yaratılış karşısında aynı dürüstlükle konuşmazlar. Binlerce
ciltlik ansiklopediyi kapsayacak bilginin gözle görülmeyen bir boyuta, en ideal
şekilde sıkıştırıldığı ve şifrelendiği DNA molekülünün, tesadüf eseri oluştuğunu
öne sürerler. Kaldı ki bir CD'yi yapan ve içine bilgileri yazan insanın beyni
de, DNA'nın içerdiği bilgiler sayesinde işlev gören hücrelerden oluşmaktadır.
Bunun mantıksızlığı ortadadır. Nasıl ki bir CD içindeki bilgiler, insana
birileri tarafından oraya yazıldıklarını düşündürüyorsa, bundan çok daha üstün
bir teknolojiyle, kapsamlı bir bilgi bankası içeren DNA da, üstün bir aklın,
yaratılışın varlığını gösterir. Bu akıl, Yüce Rabbimiz'in sonsuz aklıdır. DNA
da, yaratılışındaki üstünlüğü 20. yüzyıl teknolojisi ile kavrayabildiğimiz,
Allah'ın bir mucizesidir. Rabbimiz yarattığı varlıkların amacını bir ayette şöyle
bildirmektedir:
Allah,
yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında
durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten
Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi,
12)
Yorumlar
Yorum Gönder