Evrenin Derinliklerinden DNA Molekülüne
Bu
kitabın konusu olan DNA, çıplak gözle görmenin mümkün olmadığı küçüklükteki
hücrelerimizin bilgi bankasıdır. Etrafımızdaki canlılara ait bilgiler, her canlının
kendi hücrelerinden her birinin içindeki "DNA" denilen bu bilgi
bankasında saklıdır. Bir gülün, bir portakalın, bir serçenin, bir kaplanın ya
da bir insanın tüm yapısal özellikleri, onları oluşturan hücrelerin
çekirdeklerinde bulunur. Kitabı tuttuğunuz elinize şöyle bir bakın. Elinizi oluşturan
milyonlarca hücrenin her birinde de bu bilgi depoları mevcuttur.
Bu
kitaptaki bilgiler, gözle görülmeyen boyuttaki, ancak içeriği ve taşıdığı bilgi
kapasitesi açısından, on binlerce kitaptan oluşan bir kütüphane boyutlarındaki
moleküller hakkındadır. Kitap boyunca bir yandan ancak milyonlarca defa
büyüterek gözlemleyebildiğimiz DNA'nın mucizevi yönlerini incelerken, bir
yandan da canlılığın, böylesine küçük boyuttaki bir parçasının, evrim teorisini
nasıl çıkmaza soktuğunu göreceğiz. Bu olağanüstü yapıların detaylarını incelerken,
alemlerin Rabbi olan Allah'ın sonsuz büyüklüğünü, ilminin benzersizliğini, genişliğini
ve O'nun yarattıkları üzerindeki hakimiyetini daha derinlemesine düşünme imkanı
bulacağız.
Ancak
20. yüzyılda keşfedilen DNA'yı incelemeden önce, kısaca içinde yaşadığımız ve
her geçen gün yeni bir köşesi keşfedilen evreni düşünelim. Birbirlerinden yüz
binlerce ışık yılı uzaklıktaki milyarlarca galaksi... Kavrama sınırlarımızı
zorlayan genişlikteki bu galaksileri dolduran milyonlarca yıldız... İç içe
geçmiş bir düzende, binlerce kilometre hızla
sürekli olarak dönen, fakat birbirlerine hiçbir zaman çarpmayan devasa
gezegenler... İşte biz burada, bu
gezegenlerden küçük bir tanesi üzerinde nokta kadar bile yer tutmayan insanın
yapı taşı olan hücreyi, elektron mikroskobu altında inceliyoruz.
Yaşamı
elverişli kılan koşulların her biri, canlılık için vazgeçilmezdir. Dünya Allah'ın
rahmeti ile özel olarak var olan ve varlığını sürdüren bir ortamdır. 20. yüzyılın
en önemli bilim adamlarından Albert Einstein, insanın evrendeki düzeni kavramasının
güçlüğünü şu sözleriyle ifade etmiştir:
İnsan
aklı evreni kavrayabilecek kapasiteye sahip değildir. Sanki çok büyük bir
kütüphaneye giren küçük bir çocuk gibiyiz. Kütüphanenin duvarları farklı
dillerdeki kitaplarla kaplanmış. Çocuk, bu kitapların birileri tarafından yazıldığını
bilir. Ancak kim tarafından ve nasıl yazıldığını bilmez. Hangi dillerde yazılmış
olduklarını anlamaz. Fakat çocuk, kitapların düzeninde belirli bir plan olduğunu fark eder... akıl almaz bir düzendir bu.1
Bu
olağanüstü ortamın içinde tam ihtiyacı olan sistemlerle donatılmış insan,
bedeni hakkında detaylı bilgi edindikçe ne denli mucizevi bir şekilde hayatını
sürdürdüğünü görecektir. Hayatın akışına kendini kaptırarak düşünmeden yaşayan
pek çok kişi, vücudundaki gizli sistemleri keşfettikçe, varoluş amacını düşünecek
ve kendisini yaratan Allah'a karşı sorumluluklarının bilincine varacaktır.
Nitekim kimi bilim adamları, Allah'ın ilminin büyüklüğünü, yaratışındaki
mükemmelliği görerek Allah'ın varlığına iman etmişlerdir. Kimileri ise
vicdanları kabul ettiği halde, gururları nedeniyle Allah'a muhtaç yaşadıklarını
göz ardı ederek direnmektedirler. Ancak gerçeklere karşı direnmek, içinde
bulundukları durumu değiştirmeyecektir. Allah bazı insanlardaki bu yaklaşımı
Kuran'da şöyle bildirmektedir:
Hakkı
batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz.
(Bakara Suresi, 42)
Ey
insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ğaniy
(hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır. (Fatır Suresi,
15)
Uzaydan Atomaltı Parçacıklarına Uzanan Yolculuk | ||
İnsan, uçsuz bucaksız evrende tek bir nokta kadar bile alan kaplamaz. Aşağıdaki resimleri incelediğinizde bu gerçeği daha iyi anlayacaksınız. Allah, uzaydan atomaltı parçacıklara kadar uzanan sistemde mükemmel bir düzen yaratmıştır. Devasa büyüklükteki galaksilerde de, mikroskobik boyutlardaki hücrede de çok ince hesaplar hakimdir. Evrendeki herşeyi kusursuz bir yaratılışla var eden Rabbimiz’in sanatı bedenimizde de, atomlarda da, yıldızlarda da en mükemmel şekilde tecelli etmektedir. Bize düşen sorumluluk ise, yaşam için böylesine kusursuz bir evren yaratan Rabbimiz’e şükretmektir. 10 milyon ışık yılı uzaklıkta ancak bir nokta olarak görünen Samanyolu’nun evrendeki milyonlarca galaksiden yalnızca biri olduğunu düşündüğünüzde, Allah’ın yaratma gücünün büyüklüğünü daha iyi kavrayabilirsiniz. Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etti. (Naziat Suresi, 27) 100 bin ışık yılı uzaklıkta, Güneş, Dünya ve Ay’ın da içinde yer aldığı Samanyolu, en az 100 milyar yıldızıyla, evrendeki en büyük galaksilerden biridir. Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır...(Nahl Suresi, 12) Allah Kuran’da yıldızlar hakkında şöyle bildirmiştir: “Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim. Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.(Vakıa Suresi, 75-76) | ||
A: 1 nanometre = 1 metrenin milyarda biri 1 pikometre = 1 metrenin trilyonda biri 1 femtometre = 10 -15 m = 0,000000000000001 m 1 attometre = 10 -18 m = 0,000000000000000001 m | ||
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191) DNA, hücre çekirdeğinde bulunan ve vücudun tüm bilgisini taşıyan şifreleri içerir. İnsanın tek bir DNA molekülünde tam bir milyon ansiklopedi sayfasını dolduracak miktarda bilgi bulunur. Kromatin, hücre çekirdeğinin içinde yer alan DNA'da bulunan ince iplikçik şeklinde yapılardır. İnceliklerinden dolayı mikroskop altında görülemezler. Ancak hücre bölünmesi sırasında kromatin genişler ve daha kalın bir iplikçik halini alır. Böylece mikroskop altında görülebilirler. Tüm bu resimlerde gördüğümüz gibi, en büyüğünden en küçüğüne kadar çevremizi kuşatan yapıların veya sistemlerin hangisine bakarsak bakalım mutlaka çok büyük bir mucize ile karşı karşıya geliriz. Burada önemli olan, bu mucizeleri fark etmektir. Çünkü bir mucize ne kadar açık ve büyük olursa olsun, bu mucizeden Allah'ın varlığına ve sonsuz büyüklüğüne varabilmek ancak iman edenlere özgü bir ayrıcalıktır. |
Yorumlar
Yorum Gönder